15 Haziran 2018 Cuma

Dünyanın En Mutlu Adayından Seçim Öncesi Konuşması

  Tepesinde lamba yanan masada; yayla çorbası, salata, masanın örtüsü kareli. Başka ? Tabak ! başka?.. Tabak ve fırında makarna. Fırında makarnayı hayal ediyorum yetmiyor. Sofranın tepesinde aynı lamba yanıyor. Belki yoğurt. Belki hayat...
  Evet belli ettim sanırım özlediğim şeyleri. Televizyon da ne var yada boş ver bakmayacağım onun yerine dizi izleyebilirim. Ne demiştin The hundred mıydı hafızam da pek iyi değildir. My names earl'de keyiflidir. Ben her şeye kızıyorum. Çok kızgınım ben. Köfte de severim, hani köfte ? Bütün hayatlar burada, masanın başında.
Melekler hesap soruyorlar.
Tırtıl olsa ne sorardı ?
Bugün ne yaptın canım ? 
 Soruya soruyla karşılık veriyorum. 1665 yılında baş gösteren hıyarcıklı veba yüzünden ölen yüz bin kişiyi soruyorum. Kara Veba'nın 1672 yılında İtalya'nın Napoli şehrini nasıl vurduğunu ve dört yüz bin insanın nasıl öldüğünü soruyorum. 1711'de Kutsal Roma İmparatorluğunda kara vebadan beş yüz bin insan öldü. Grip salgını yüzünden 1781 de dünya çapında milyonlarca insan öldü. 1792'de başka bir veba salgını yüzünden Mısır'da sekiz yüz bin insan öldü. Bu dönmedolaptan daha betermiş diye düşünüyor insan. 
Tırtıl olsa ne yapmazdı ?
 Dışarıda gökyüzünün karanlığında aya rastladım.En iyi teselliymiş öteki dünyalar. Ayda televizyon seyrediyorlardı. Bir de üstüne yaprak sarması yedim lezzetliydi. Keyiflendim. 
 O zaman bütün dünyalar benim oldu. Anlıyorsunuz değil mi ? Akşam eve gelmiştim. İyi kötü bütün savaşlardan sağ salim çıkmış, sıcak evin içine girmiştim. Bir sofra vardı, karnımı doyurmuştum, ışıklar yanıyordu, hepsi de mükemmeldi. Her şeyin aslında iyiye gideceğini böyle düşünmeye başlamıştım. 
Tırtıl olsa ne yapardı ?
Yanlış anlaşılmaktan korktuğumuz zamanlar her şeyi söylemeye kalkarız. Bu korku da bize herkesin söylediği şeyleri söyletir. İnsanların kahramanları değişir, benim kahramanım da o . Dünyanın anlamını bir yerlerden öğreniyor ve gösteriyor. Aklında sakladığı bir ton hazine var. Hissediyorum, avcı misali bekliyorum sabırla en ufak bilgilerden en büyüğüne doğru. Onunla tanışmamız gerçekten rastlantı mı diye düşünürken rastlantı olduğu gerçeği. Ama sonrası gerçekten rastlantıdan çok uzak.
 Bu yazıyı okurken ne saçma şeyler yazmışsın, ben nerdeyim dediğini duyar gibiyim. :) Bana attığın Tous ler garçons et les şarkısını dinliyorum ve çok keyifliyim. Sana şunu demek istiyorum mutlu olmak ayıp mıdır ? Böyle düşündüğüm çok olmuştur. Şimdi de sık sık öyle düşünüyorum. Hatta bazen mutlu olabilenler kötüler ve aptallardır da diyorum. Ama arada söyle de düşündüğüm oluyor: Hayır, mutlu olmak ayıp değil, akıllılıktır. Yazım yanlışlarını görüp gülüp geçtiğini varsayıyorum. Neyse konuya dönersem Dünyanın en mutlu adamı olduğum zamanlardan bahsetmek isterim. Lezzetli bir yemek yerken mesela senin yemeklerin şimdiye kadar ki kısa sürede yediklerim çok lezzetliydi. Ve sizinle ve seninle vakit geçirirken mutlu olduğumu fark ediyorum. Dünyanın en mutlu adamı hayatta en çok ne ister ? Tabii ki dünyanın en mutlu adamı olaya devam etmeyi. Bunun için de her seferinde hep aynı şeyleri yapması gerektiğini anlar. Biz de hep aynı şeyleri yapmalıyız.
 Tırtıl olsa nasıl mutlu olurdu ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder