12 Nisan 2017 Çarşamba

Uzaylı

 Rastgele yürüyorsun yine, yolunu kaybediyor, aynı yerde dönüp duruyorsun. Bazen kendine gülünç yerler buluyorsun. Dünyanın karşısında kayıtsız kişi, ne cahildir ne de düşman. Hava ister güzel olsun ister kötü, hala yürüyorsun yine, hala sürtüyorsun.
  Seni yolunu uzatmak zorunda bırakan geziler uyduruyorsun, dünyayı merak ettin bir kere, sende kumdan kale yapmak istiyorsun. Sürülmüş tarlalarda koşmak istiyorsun, insan nesli beni sevsin istiyorsun. İnsanlar gibi uyumak istiyorsun çünkü sen budalalar gibi, gözlerini faltaşı gibi açık uyuyorsun. Herkes bir rüya peşindeyken sen tavandaki çatlakları sayıyor ve bir düzene koyuyorsun. Çoğunlukla tek başına iskambil oynuyorsun pişti oynuyorsun ve açtığın eller zarafetten yoksun, vasat bir oyuncusun sen.
  Gece oldu, bir iki araba karanlıkta ışınlanıp duruyor, yalnızlığın ile baş başa kalmışsın başkaları gibi bir yerleri sömürmüyorsun. Komşundan da çıt çıkmıyor, belki de evde yoktur, belki ölmüştür. Zaman geçiyor uyukluyorsun sonrası yine her zamanki gibi uyuyakaldın. 
Düzen böyle malum geyik, siyasette böyle malum geyik. Saatler, günler , haftalar, aylar, yıllar ve mevsimler boyunca her şeyden kopma dönemine girmiş bulunuyorum. Bazen bir sarhoşlukla, özgür olduğumu, özgürlüğün ta kendisi olduğumu ve fransız ihtilalinde en önde yer aldığımı düşünüyorum. Sonra aklıma geliyor beni bunaltan, beni mutlu eden hiç bir şey olmadığını fark ediyorum. Görünmez, duru ve saydamım, plastik pembe bir leğende ıslatılmış 6 beyaz çorap gibiyim. Her neyse uzaylı bu gece benim için bir yıldıza tutun ve galaksilerce sev beni uzaylı. Ve uzaylı al artık beni insan oğlu kendine bile yabancı... Bekliyor olucam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder